Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Burcu Dönmez, Hayvanları Koruma Kanunu değişikliğinin halen TBMM’den geçip yasalaşmadığını ifade ederek bu Hayvan Hakları Günü’nde de sahipsiz hayvanları öldürmenin ya da işkence etmenin hala kabahat kapsamında değerlendirildiğini söyledi.
4 Ekim, tüm dünyada 1931 yılından bu yana “Hayvan Hakları Günü” olarak kabul ediliyor. Hayvan hakları hukuku üzerinde çalışmalar yürüten Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Burcu Dönmez, hayvanlara yönelik şiddetin gündeme geldiği her olayda toplumun tüm kesimlerinden tepki yağsa da şiddet eylemlerinin önlenemediğini belirterek, “Bu 4 Ekim’de de ülkemiz, hayvanları tam anlamda koruyacak ve kamu vicdanını tatmin edecek bir yasaya sahip değil” dedi.
“Mal değil can sayılmalılar”
Doç. Dr. Burcu Dönmez, mevcut 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28. maddesine göre; sahipsiz bir hayvanı öldürmek, işkence yapmak, sahiplenip aldıktan sonra sokağa bırakmak gibi eylemlerin kabahat kapsamında değerlendirildiğini, bu nedenle de çok cüzi idari para cezalarıyla cezalandırılabilir olduğunu belirtti. Dönmez, bunun dahi denetim olmaması ve çeşitli gerekçelerle uygulanamadığını ifade ederek, ancak hayvan sahipli ise bu takdirde de “mal” olarak değerlendirildiğini ve Türk Ceza Kanunu kapsamında “mala zarar verme” suçunun oluştuğunu vurgulayarak son olarak İstanbul’da komşusunun bahçesinde köpeğini bıçaklayarak öldüren şüphelinin mala zarar verme suçundan işlem yapılıp adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını hatırlattı.
“Sokağa terk eden kişinin sorumluluğu olmalı”
Sadece çocuklarını belli bir süre mutlu etmek için yaz aylarında sahiplenilen veya satın alınan hayvanların yaz sonunda sokaklara terkedilerek ölümlerine neden olan pek çok insan olduğunu da hatırlatan Burcu Dönmez, “Bu eylemlerin hiçbiri suç sayılmamakta. Sahiplenilen hayvanların, yasa gereği ilgili kişiye kaydedilmesi, ölümü halinde bu kaydın veteriner onayı ile silinmesi, hayvanların terk edilip edilmediğinin yetkili kurumlar veya sivil toplum kuruluşları tarafından takip edilmesini sağlayacak düzenlemelerin en kısa süre içinde taslak metne dahil edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
“Kişinin sabıkasına işlenmeyecek”
Yasa değişikliğini öngören taslak metinde sahipli ya da sahipsiz olmasına bakılmaksızın hayvanları kasten öldürmek, işkence yapmak ve cinsel istismarda bulunmanın hapis cezasını gerektiren suçlar olarak öngörüldüğünü anlatan Doç. Dr. Dönmez, “Ancak bu eylemler suç olarak düzenlense dahi öngördükleri yaptırımlar kapsamında verilecek olan hapis ve adli para cezalarının çoğu zaman ‘Hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kapsamı içerisine girecek. Bu nedenle de işleyen kişinin sabıkasına işlenmeyecek” diyerek uyarıda bulundu.
“Seçenek yaptırım ve ağır para cezaları çözüm olabilir”
Dönmez, hapis cezasının ertelenmesi kararı verilen ve sabıka kaydına işlenen hallerde ise cezanın infazının cezaevinde gerçekleşmediğini belirterek, “Bu hallere girmeyen bir ceza verildiğinde de İnfaz Kanunu kapsamında uygulanacak koşullu salıverme şartları çerçevesinde kişinin almış olduğu cezanın denetimli serbestlik kapsamında dışarıda geçirilmesi söz konusu olmakta. Bu nedenle yaptırımlar bireyler üzerinde caydırıcı nitelik taşımıyor ve kişileri bu tür eylemleri gerçekleştirmekten uzak tutmuyor” diyerek seçenek yaptırım ve ağır para cezaları çözüm olabileceğini söyledi.
“Suç işleyenler hayvan koruma derneklerinde çalıştırılabilir”
Hayvanların mal değil, can olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Burcu Dönmez, şöyle konuştu: “Yeni yasada; cezaların ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, düşük adli para cezaları gibi maddeler olursa bu yasa ne kadar caydırıcı olabilir ki? Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terk etmek, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak gibi suçlara da ağır cezalar getirilmeli, yalnızca idari para cezası olmamalı. Bunlara karşı ciddi ağırlıkta adli para cezalarının uygulanması gerekir. Ayrıca bu suçların kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kapsamına sokulmaması düzenlenirse daha caydırıcı ve koruyucu olacağı kanaatindeyim. Kamu vicdanını rahatlatmak açısından seçenek yaptırım imkanları da düşünülebilir. Hayvanlara karşı suç işleyenler, hayvan koruma derneklerinde çalıştırılabilir, kamu hizmeti yaptırılabilir, psikolojik tedavi görmesi istenebilir. Böylece, kamu vicdanı da rahatlar. Ümit ediyoruz ki bu yasa bir an önce çıkar” sözlerine yer verdi.