Geçen günlerde yasadışı yollarla Türkiye’ye sokulan lama, maymun, devekuşu, flamingo ve karakulak gibi çok sayıda hayvan ele geçirildi.
Biz de hem şaşkınlıktan hem meraktan operasyona imza atan Doğa Koruma ve Milli Parklar 1. Bölge Müdürlüğü’ne ulaştık. Ne de olsa onların görevi tüm bu canlıları bulup kurtarmak.
Türkiye bitkisinden kuşuna, balığından ağacına neredeyse bir kıtanın barındırdığı kadar canlı çeşitliliğine ev sahipliği yapıyor tek başına. Ve bütün bu zenginliği korumakla yükümlü tek bir kurum var: Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü.
Milli Parklar, Yaban Hayatı Koruma Sahaları gibi tüm korunan alanlardan onlar sorumlu. Bir diğer sorumluluklarıysa biyokaçakçılık. Yani her türlü yasadışı hayvan bulundurmayı engellemek, kaçakçılıkları önlemek…
Doğa Koruma ve Milli Parklar 1. Bölge Müdürü Fahrettin Ulu “Türkiye’de tüm canlılardan biz sorumluyuz. Bu devraldığımız bir miras değil, emanet. Gelecek kuşaklara bunları aktarmak zorundayız. Bitki ve hayvan kaçakçılığıyla mücadele işimizin önemli bir parçası” diye başlıyor sözlerine.
Türkiye, Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşme’ye 1996’dan beri taraf olan 183 ülkeden biri. Ulu, “Yasadışı yollardan ülkeye sokulan her türlü canlıyı bulup kurtarmak, ticaretinin önüne geçmek bizim sorumluluğumuzda” diyor.
‘Gördüklerinizi bize bildirin’
Çalışmalar sayesinde kaçakçılığın önemli ölçüde azaltıldığının altını çizen Fahrettin Ulu yine de canlı çeşitliliğinin korunmasının tüm insanların sorumluluğunda olduğunun altını çiziyor: “Sosyal medyadan vahşi yaşamda olması gereken hayvanları evlerinde ya da bahçelerinde bulunduranları görenler bizi haberdar etsin. Savcılıktan da izin alıp emniyet güçlerimizle birlikte operasyon yaparak bu canlılara el koyuyoruz. Bu canlılar topraklarımızın değilse bakılmaları için ruhsatlı hayvanat bahçelerine veriyoruz. Eğer yakaladıklarımız yerli türlerse onları da rehabilite edip doğaya bırakıyoruz.”
Gelelim bitkilere… Türkiye’den en çok yumrulu ve endemik bitkilerin kaçırılmaya çalışıldığını çünkü kıymetli olanın bunlar olduğunu vurguluyor Ulu. “Eğer dağda kırda yalnız dolaşan ve doğadan birtakım şeyler toplayan birilerini, özellikle de yabancıları görürseniz bizi ya da emniyet birimlerini mutlaka haberdar edin” diyor.
Hem para hem hapis cezası…
Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Sakarya illerinin bağlı olduğu Doğa Koruma ve Milli Parklar 1. Bölge Müdürlüğü, İstanbul’da 26, Edirne’de 3, Tekirdağ’da 2, Kırklareli’de 1, Sakarya’da 3, Kocaeli’de 7 olmak üzere 42 korunan alandan ve buralarda yaşayan tüm bitki ve hayvanların korunmasından sorumlu. Kurum bu yıl toplamı 300 bin lira para cezası kesti. Para cezasının yanı sıra kaçakçılara hapis cezası çıktığı da oluyor.
Bu yılki 49 baskında kaplandan yılana, maymunlardan nadir kertenkelelere kadar birçok canlı ele geçirildi.
Bu porsuk ağacı 4 bin 115 yaşında
Zonguldak’taki bir porsuk ağacının 4.115 yaşında olduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tescillendi. Bakanlık, Bronz Çağı’nda filizlenen ağacın bulunduğu bölgeyi ‘Tabiat Anıtı Alanı’ ilan ederek koruma altına aldı. Alaplı ilçesindeki ağacın tepe çapı 9.5 metre, gövde çapı 245 santimetre, boyu 23 metre. Listede 2 bin yaşını deviren dört ağaç var: Antalya’nın Kumluca ilçesindeki 2.327 yıllık sedir ambar katranı ağacı en yaşlı ikinci, Kahramanmaraş Onikişubat ilçesindeki 2.280 yıllık doğu çınarıysa Türkiye’nin en yaşlı üçüncü ağacı. Dördüncülüğü; Konya, Taşkent’teki 2001 yıllık kokulu ardıçla Hatay, Samandağ’daki 2001 yıllık doğu çınarı paylaşıyor.
Bu papağan artık yok!
2011’de tarihli animasyon filmi ‘Rio’ ile ünlenen tropikal Mavi Spix Papağanı‘nın soyunun tükendiği onaylandı. En son 2000’de görülen türün yok oluş nedeni uzmanlara göre Amazon Ormanları’ndaki yüksek ormansızlaşma. Kuşları, yaşam alanlarını ve biyolojik çeşitliliği korumaya çalışan küresel organizasyon BirdLife International’in çalışmasına göre mavi spix papağanıyla birlikte sekiz türün daha nesli tükendi.